Oyun (yani
kurallı (öngörülmüş kısıtlayıcılara tabi) ya da serbest (rastgele, içten
geldiği gibi) eyleyiş (varkalmaya devam edişin her türlüsü (çocukken türlüyü hiç
sevmezdim (sevmemenin azı çoğu olur mu), bileşenlerini bağımsız yemekler olarak
çok sevmeme (demek ki patlıcan ve patates türlü potasında erirken kimyasal bir
değişime (tikel özelliklerinden farklı bir bütün ortaya çıkardıklarına göre)
uğruyorlar) rağmen (bunu fark ettiğimde bayağı garipsemiştim (hala da garipserim
(garipserim: bir kavram ya da mevzuyu alışılmışın dışında bir üslupla tanıtan
yazı parçası) ya, artık türlüyü daha çok (‘daha çok’ cümlenin anlam
tutarlılığını bozuyor aslında, iyisi mi o yokmuş gibi okuyun) seviyorum))))).